28 Aralık 2012 Cuma

Vejetaryenliğin Tarihçesi

Uzun zamandır bir vejetaryen ve yeni bir vegan olarak sağlıklı beslenebilmek için hayatımın şu çok yoğun olmayan sıralarında araştırıyorum. Pek çok faydalı site buldum ve bunları burada sizlerle de paylaşmak istedim.
http://www.vegankedi.com/
http://www.vejetaryenkulubu.com/
http://veganyasam.blogspot.com/
http://veganizm.blogspot.com/
http://veganyemekler.blogspot.com/
http://www.vegankolektif.org/
http://hayvanozgurluguhareketi.com/

http://veganyumyum.com/
http://zulmugoruntule.wordpress.com/
"Bir çoğumuza sürpriz gibi gelebilir ama, atalarımız milyonlarca yıl boyunca yarı-vejetaryen bir diyetle beslenmişlerdir. Bazı antropologlar atalarımızın yaman birer avcı olduğunu düşünseler de; son yapılan çalışmalarda bu görüş değişmiş, avcı-toplayıcı oldukları görüşü ağırlık kazanmıştır. Nitekim günümüzde hala benzer ilkel şartlarda yaşayan Avustralya aborijinleri veya Afrika`daki Kung toplulukları, yemiş, tohum, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmekte, diyetlerinin sadece dörtte birlik kısımları hayvani gıdalardan oluşmaktadır.
Vejetaryenlik, Batıdaki pek çok güzel fikrin esin kaynağı olan eski Yunan`dan gelişmiştir. Pisagor tanınan en meşhur vejetaryen idi. Onun dışında Diyojen, Plato ve Epikür gibi filozoflar da vejetaryen beslenme tarzını benimsemişlerdi. Daha sonra Romalılar, her ne kadar düşmanlarını aslanlara yem yapmakla ünlüyseler de, Yunanlardan aldıkları "vejetaryen beslenme" tarzını benimsediler. O devirlerde ağırlıklı olarak etle beslenen Germen ırkı, Yunan ve Roma kültürlerince "barbar" olarak değerlendirilirdi.
Roma`nın düşüşü ve Hıristiyanlığın yayılışı, vejetaryenlik açısından karanlık bir dönemin başlangıcıydı. Hıristiyanların büyük bir kesimi için, hayvanların kullanılması, öldürülüp yenmesi tamamen mubah sayıldı çünkü onların inancına göre Tanrı hayvanları, sırf insana hizmet etsinler diye yaratmıştı. Sadece bazı keşişler, insandaki hayvani tutkuları bastırmak amacıyla et yemekten kaçınılması gerektiğini düşünüyorlardı onlar et yememekle manevi açıdan gelişeceklerine inanıyorlardı. (Et yemenin saldırganlığı artırdığı konusunda, günümüzde bazı bilimsel tezler mevcuttur.)
15. yüzyılda klasik felsefe,sanat ve bilimdeki gelişmelerden sonra Avrupa, vejetaryenliği yeniden keşfetti. Leonardo Da Vinci dönemin en ileri gelen vejetaryenlerindendi.
18. ve 19. yüzyıllar vejetaryen Rönesansı kabul edilebilir. Zira Darwin`in buluşları, hayvanların insanlardan temelde tamamen farklı yaratıklar olmadıklarını, sadece daha az gelişmiş olduklarını ortaya koydu. Hayvanların uzak akrabamız oldukları fikri, o dönemin diğer insani reform hareketlerinin içinde yerini aldı: Artık vejetaryenler ve hayvan hakları savunucuları, aynı anda kölelik aleyhtarlığı ve çocuk hakları konularında da birlikte mücadele etmeye başladılar. Avrupa`da vejetaryenlik üzerine ilk kitapların ortaya çıkması da bu döneme rastlar. Leo Tolstoy ve Percy Bysshe Shelley gibi yazarlar etsiz beslenme tarzının avukatlığına soyundular.
1800 yıllarının başında bazı Hıristiyan toplulukları da vejetaryen beslenmeyi benimseyerek, ona bazı dini anlamlar yüklemeye başladılar. Örneğin İsa`nın merhamet öğretilerinin hayvanlara karşı da uygulanması gerektiğini, Tanrıya olan görevleri yerine getirebilmek için sağlıklı olunması gerektiğini ve bu şekilde daha sağlıklı yaşayacaklarını ileri sürdüler. Böylece, dindar kişilerden oluşan bir grup, 1847`de ilk Vejetaryen Derneğini kurarak; dünya kardeşliğini sağlamak; mutlu, barışçıl ve uygar yaşamak için vejetaryen beslenmenin yaygınlaşması gerektiğini öne sürdüler. (Bu dernek "Vegetarian Society of the United Kingdom" adı altında halen faaliyetlerine devam etmektedir.)
20.yüzyıla gelindiğinde vejetaryen dernek sayısı arttı. George Bernard Shaw ve Mahatma Gandi gibi kişiler öncülüğünde bu beslenme tarzı yayılmaya devam etti. 1908`de kurulan ve halen faaliyette olan "Uluslararası Vejetaryen Birliği" konferanslar tertipleyerek dünyanın tüm vejetaryenlerini bir araya getirmekte ve bilgi alışverişini sağlamaktadır.
1960-70`li yıllarda, sosyal hareket ve evrensel bilinçlenmenin artmasıyla (diyetin sağlık üzerindeki etkisinin anlaşılması, Doğu felsefelerine karşı uyanan ilgi, insanın çevreye yaptığı zararların yarattığı endişe, barış hareketleri, baskı görenlere destek hareketleri ve mükemmel topluma kavuşma arzusu ...gibi), vejetaryenlik daha da önem kazanmaya başladı."

References:The Origins of Modern Vegetarianism" Amato & Partridge & eatveg.com
http://www.vejetaryenkulubu.com

..sanki benim için yapılmış :p


Parov Stelar - The princess

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...